Çarşamba, Ocak 30, 2008
Salı, Ocak 29, 2008
DFX Audio Enhancer
Media Player (ve diğer müzik çalarlar) için DFX Audio Enhancer diye bir sayısal ses zenginleştirme eklentisi var arkadaşlar. Benim cahilliğim yeni öğrendim böyle bir şey olduğunu. Önce küçümsedim hatta. Ses kartları ile birlikte gelen 3. sınıf yazılım gibi muamele etmek istedim fakat ne mümkün. Bambaşka bir müzik deneyimi sundu. Daha önce denemeyeniniz var ise ısrarla tavsiye edilir.
Pazartesi, Ocak 28, 2008
Eskişehir'de bir yıl daha
Askerlik bu ya, Ankara'da kalıyoruz diye sevinmeye kalmadan Eskişehir'e tayinim çıktı. Üzüldüm diyemeyeceğim, netekim pek özlemiştim, liseyi okuduğum, en deli zamanlarımı geçirdiğim, üniversiteyi biritirince 1.5 yıl kadar çalıştığım, belki de Ankara'dan sonra kendimi en rahat hissettiğim kenti. Ha biliyorum, biraz zor olacak fiziksel açıdan, evden uzak kalmalar, gitler geller. Ne diyeyim olur gider. Hal böyle iken, Eskişehirli olmaya hemen uyum sağlamak lazım, güzel vakit geçirmek lazım derken ne zamandı bu kentin festivalleri diye bir bakayım dedim. Amatör Caz Festivali, 12-15 Mart, Film Festivali, 2-12 Mayıs. Bir değişiklik yapıp, komşuda film seyretmek, konsere gitmek isteyenleri beklerim efendim.
Sergi duyurusu
Çek Josef Koudelka'nın 350'ye yakın fotografının sunulduğu sergi, Pera Müzesi'nde açıldı arkadaşlar. Sergi 13 Nisan'a kadar sürecekmiş. Ben gelmek için elimden geleni yapacağım ya siz gitmek için gene de beni beklemeyin. Fotografla ilgilenen, ilgilenmeyen herkese, 5-10 dakika da olsa sergiye uğramalarını, yüzyılın en kuvvetli gözlerinden bir tanesinden dünyaya bakmalarını tavsiye ediyorum
Pazartesi, Ocak 21, 2008
Benzetim
Cumartesi, Ocak 19, 2008
Güleriz ağlanacak halimize
Pazartesi, Ocak 14, 2008
durakailesi.com
Salı, Ocak 08, 2008
Eymir'de kar
Geçen sene de böyle yapmıştık. Kar yağar yağmaz telefonlaşıp soluğu Eymir'de almıştık. Gene yaptık. Çok güzel oldu. İstanbullular dalga geçiyor ya bizle, bu da göl mü canım, su birikintisi diye. İnsan Ankara'da yaşayınca o su birikintisinin bile tadını çıkarıyor. Heryer bembeyazdı. üstüne üslük geçen seneden farklı olarka bu sene göl de buz tutmuştu. Kenarından kenarından buzun üstünde bilem yürüdük. Bir sürü fotograf, video çektik. Balık ekmek, sucuk ekmek yiyip bira içtik. Balıkçıların küçüçük sundurmalarının içinde yanan sobadan ısınmaya çalıştık. Bir sürü muhabbet döndü, ama en unutulmazı Ümit'in ayaklarının büyümesiydi. Heryer buz, ayaklarımız donuyor. Baktım Ümit ayakkabı ile gelmiş. Hayrola oğlum, senin bir sürü şahane botun vardı dedim. Mevzu ordan açıldı. Son üç ayda Ümit'in ayak numarası 41 buçuktan 43'e neden çıktı? Kilo aldığı için mi? Yok canım ne alakası var? Yaşlandığı için. Yaşlandıkça insanın burnu kulakları ile birlikte ayak numarası da büyüyormuş. Mehmet'im ordan atıldı. Kulağı ayak numarasını bilmem ama burunlar az daha büyürse biz Umut'la safi burun olacağız.
My name is Bourne, Jason Bourne
Tatil yorgun bünye için birebirdir. Yok doktora bitti, bitecek, yok askere gidilecek işleri toparlayalım, yok efendim kafamda askerlik varken dinlenemiyorum derken baya yorulmuşum. Hali hazırda tam ortasında bulunduğum 15 günlük tatil çok iyi geldi. Kitap okunuyor, wikipedia okunuyor, kitap indiriliyor, kitaplardan baka baka kod yazılıyor (oyun motoru yazmak yeni hevesim, bilahare bu konuda da blog yazısı yazacağım), film seyrediliyor, hem de bolca. E bu filmlerden hepsi blog yazısını hakedecek kadar gönüllere taht kuramıyor. Ama Bourne serisi öyle mi? Aksiyona susamış bendemi, aksiyondan aksiyona sürükledi. Hakikaten başarılı olmuş bir ajan filmi serisi. James Bond'a göre hikayeler daha gerçekçi, Görevimiz Tehlike'ye göre aksiyonlar daha gerçekçi. Üç film de birbirini güzel takip ediyor. Casus filmi seyredeyim derseniz, durmayın, seyredin. Pişman olmazsınız. Bu arada beni bu 3 film kesmedi. Başka casuslu, ajanlı, aksiyonlu film önerileri bekliyorum. Çakal, Casino Royale sırada.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)

