![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicEmz_Ol4qpFO8go8mEsTaoWhT7Fbhh2KJTLFK9hXORu-IpFlYIYw3AiHfA_LaYLuSyKfpBhKUrtng38MNmHz5ZmtmUbihFlBU_LBQQMiUGlKpAiGyvreMt8S2bYQ86hzsxoBd/s400/asyu.jpg)
Hiç hesapta yokken haftasonu Isparta'ya ateş almaya gittim. ASYU (Akıllı Sistemlerde Yenilikler ve Uygulamaları) kongresine kabul edilen makalemizi Halit Hocam sunmak niyetindeydi fakat kendisinin yurt dışında katılması gereken bir toplantısı çıkınca bu görev bana kaldı. Sevinmedim desem de yalan olur zira durduk yere Isparta'ya gezmeye gitmezdim herhalde. İlk fikir ortaya çıktığında
Ümit ile önce Isparta, ordan Eğridir diye devam eden tüm haftasonunu kaplayan gezi planları yaptıydık fakat bir de Cumartesi akşamı katılmam gereken bir düğün olunca, Isparta gezim ateş almaya gelmiş gibi oldu. Sabah 6 çeyrekte inip, şehir uyanmadan caddelerinde dolaşıp, fotoğraf çektim. Güzel bir börekçi bulup, şehrin uyanmasını, otobüslerin çalışmaya başlamasını, esnafın dükkanlarını açmasını izleyerek kahvaltımı yaptım. Saat 9 civarı Süleyman Demirel Üniversitesi'ne intikal edip, kendi sunumumun da içinde bulunduğu oturuma katıldım. Yok otomatik özet çıkarma, yok akıllı müşteri tanıma sistemleri, yok dikkatli arayüzler derken keyifli bir oturum izledim. Bildirimi sundum. Bundan sonra yılda en az bir kez yurtiçi kongrelere katılınmalı kararı aldım.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJ3x6jfW-tzHsmsJzObENXze6SxRdAeGCW6ZTxNT_g_3rqQaixmFBq_KJht1LgE9RY8vnX1kGsVhsQ95-NG4ljCxCJOkFJy9wqfZUABlaBbHbAT_dxMQQ7pB41-Uixf1rWjeCZ/s400/tarlaya.jpg)
Şans bu ya,
Kamil de hafta sonu ailesinin yanına Isparta'ya geliyormuş. Sabah kahvaltısına davet ettiler önce, yok sabah erken rahatsız etmeyeyim deyince, sağolsunlar, sunum sonrasında üniversiteden alıp beni, saat 1 buçuktaki otobüsüme kadar ağırladılar. Sav'a doğru giderken bir tarlanın yanında dut yemeye durduk. Fotoğraftan da bellidir, ne zamandır ağaçtan dut yemediğimden midir bilmem pek hevesle seyirtmişim ağaçlara doğru. Dut, erik, kiraz, vişne, hoş sohbet, kuyu kebabı derken, koltuğumun altına da bir kasa kirazla uğurladılar beni.