Cumartesi, Haziran 11, 2011

Paris'te bisiklet turu

Mayıs ayının başıydı, anlayacağınız oldu biraz. Bir toplantı vesilesi ile iki günlüğüne Paris'e gittim. Toplantıyı bir buçuk günde tamamlayınca Cuma öğleden sonrası da bana kaldı. Toplantı Eragny diye bir kasabadaydı. Ulaşmak için PER C hattını kullanıyordum. Toplantı yapılacak yere görece yakın olabilmek için Porte de Clichy'de bir otel ayarlamıştım. Geçen sene de aynı yerde toplantı yaptığımızda, Rabiş de benimleydi, rahat gezebilmek için Eyfel yakınında bir otelde kalmıştık, ben toplantıya ulaşana kadar ruhumu teslim etmiştim. Konuya dönersek, Porte de Clichy'de metro istasyonu civarında bir çok kiralık bisiklet vardı. Özel otomatlara bağlı öyle kuzu gibi yatıyorlardı. Ortalıkta da bunlarla gezen bir sürü insan vardı. Gözüme kestirmiştim zaten, zaman da olunca, yarım günlük Paris turunu bu bisikletlerle yapmaya karar verdim.Velib ismi verildiğini sonradan öğrendiğim sistemi, otomat başında menüleri kurcalarken, sağdaki soldaki insanların yardımı ile çözdük. Çözdük diyorum, yalnız değildim, yanıma toplantıya beraber gittiğim arkadaşı da aldım. Önce biraz debelendik, otomat kredi kartımızdan deposito olarak 150 avro kesince Allah dedik ama hikayenin korkacak bir tarafı yoktu. 1.70 avroya günlük bilet alıyorsunuz. Her bisiklet aldığınızda ilk yarım saat bedava sonraki her yarım saat için 1 avro kesiyor. Pariste 1200 kadar bisiklet kiralama istasyonu varmış. Bize yardımcı olan herkes yarım saatinizi doldurmadan bir istasyonda bisikletinizi değiştirin ki az para verin diye uyardı ama biz olayın acemileri olarak aşağı yukarı her seferinde 40 dakikada bir bisikleti bırakarak 3 defa 1 avro ödemeyi başardık. İşin güzellikleri saymakla bitmez. İlk olarak Paris'in muhteşem caddelerinde bisiklete binmenin eşsiz keyfi. Sonra her ne kadar ertesi gün bindiğim taksinin şöfürü aksini söylese de, iki tekerleklilere alışkın, onlara göre düzenlenmiş, güvenli bir trafik. Şöyle anlatmak istiyorum: Bazı yerlerde otobüs ve bisikletler aynı yoldan gidiyor. Kırmızı ışıkta bekliyoruz. En önde biz iki bisikletli, arkamızda dolu bir belediye otobüsü. Biz ne kadar hızlı gidersek o da o kadar hızlı gidebiliyor. Bir ışık, iki ışık. Ne bir korna ne sellektör ne taciz. Şahane. Devam eder isek misal güzel bir yere geldiniz, etrafı yürüyerek gezmek istiyorsunuz, bir kahve içip etrafı seyredeceksiniz. Bırakıyorsunuz bisikleti bir istasyona, etrafta istediğiniz kadar takılıp, yeni bir tane alıp başka bir limana yelken açıyorsunuz. Bir yandan Paris ne kadar büyük gözükse de bisikletle bir yarım günde bir çok yer dolaşabiliyorsunuz. Biz çok keyif aldık. Gidecek ve gezeceklere tavsiye ederim.