Salı, Şubat 19, 2008

Kar yağamadı

Kar yağamadı, kar altında Eskişehir fotografları çekme rüyamız da suya düştü derken, iki parça kar atıştırınca aldım kamerayı elime düştüm sokaklara. Gece, Eskişehir kar altında falan olmadı ama gene de güzel fotograflar çıktı. Malum, bu memleket yağmayınca çok soğuk yapar. Bu aralar gene yapıyor. Sabah işe ulaşmak için yürümem gereken 100-200 metre yolda hayatın anlamını sorgulayınca, netten baktım hissedilen -17 dereceydi. Netekim fotograf için gezerken de sağlam soğuk vardı. Bu soğukta fotograf çekmeye üşenmediğim için kendimi ödüllendirip, akşam yemeğine Papağan'a gittim. Bilenlerin ağzı şimdiden sulanmıştır. Efendim, Papağan Eskişehir'in ünlü çiğ börekçisi. Papağanda bir güzel sekiz tane çiğ böreği ayranla boğdum. Ohhh, pek güzel oldu. Devamında Kara Kedi'de de boza mı içsem derken, yok yok hemen telaşlanmayın, bir günde şehrin tüm sevdiğim mekanlarını tüketmeyeyim diye vaz geçtim.

Pazar, Şubat 10, 2008

Eskişehir'de ilk hafta

Yok Küçükyalı, yok Etimesgut, yok izin derken son durak Eskişehir'e ancak bu hafta ulaşabildim. Beklediğimden iyi geçti bu hafta. Gündüzleri, tanıdık bir ortamda, tanıdık insanlar ile çalışmanın keyfi, gece Eskişehir. Biraz önce Bilge ile yazışıyorduk. Ona anlattım. Çok özlemişim bu şehri. Şehir her gelişimde şaşırtıyor beni, her gelişimde daha bir güzel geliyor. Hafta sonu Rabia da gelince deymeyin keyfime. En sevdiğimle, en sevdiğim kentte (biraz kıyak geçeyim Eskişehir'e). Daha on ay burdayım ya umarım bu haftanın keyfi, bu süre boyunca sürer.

Pazar, Şubat 03, 2008

İmaj dünyasında yeni açılımlar

Yaklaşık iki haftadır sakal traşı olmuyordum ya yarın malum Eskişehir'de iş başı yapıyorum, sakalların kestim. Keserken, her ne hikmetse, bıyıklar kalmış. Buyrun sonucu. Bilin bakalım oğlumuz kime benzemiş? a) Babasına b) Dayısına c) Mehmet Dedesine d) Murat Dedesine