Pazar, Eylül 27, 2009

Yeni web sayfaları

Derslerin başlamasına ramak kala, hem kendim için hem de ders için web sitesi hazırlama işine giriştim. Hani öyle karmaşık tasarımlar peşinde değildim ama gene de eli yüzü düzgün gözükse fena olmazdı. Bu sefer nvu kullanmaya karar verdim. Bu aralar gözdem açık kaynak araçlar. Ne zaman bir yazılıma ihiyacım olsa google'a soruyorum. Bu sefer de "Dreamviewer open source" diye sordum, o bana nvu dedi. Nasıl Photoshop yerine Gimp'den memnun kaldıysam, Corel Draw yerine Inkscape'den memnun kaldıysam, nvu da beni hayal kırıklığına uğratmadı. Her istediğimi, alışık olduğum şekilde yapmama olanak sağladı. Ortaya http://www.ii.metu.edu.tr/~udurak/ ve http://www.ii.metu.edu.tr/~udurak/gate541/ çıkıverdi. Hazır elim değmişken, blogun da temasını değiştiriverdim. Çok güzel oldu. Çok.

Sezon Bitmeden

Sezon bitmeden, bayramdan hemen önceki hafta izin alsak diyorduk düğünden bu yana. Bir türlü şöyle doya doya dinlenememiştik. Temasını da belirlemiştik tatilin. İnce Memed okunacaktı. Dört cilt İnce Memedi, Lütfi Özgünaydın'ın Çukurova albümünü arabaya atıp. Cuma gecesi Eskişehir, Cumartesi gecesi Balıkesir konaklamalı Dikili yolculuğumuza çıktık. Bir taraftan Türkiye sel sele, biz de tedirgindik. Yazlık yerde sürekli yağmur yağar da, burnumuzu evden çıkaramazsak, tüm hevesimiz kursağımızda kalır diye. Şanslıydık, Ege bize Eylül'ün en güzel yüzünü gösterdi. Her gün saat 1 civarı ulaştığımız plajda saat 7'ye kadar güneşlendik, kitap okuduk. Lost muhabbeti yapamıyorduk ama olsun, bizim de İnce Memedimiz vardı. Tüm mevzumuz İnce Memed, Çukurova ve ağalardı. Cismen Dikili sahilinde, fikren kah Değirmenoluk'ta, kah Vayvay köyündeydik. Rabiş 3. cildi ben de ilk iki cildi soluksuz okuduk. Velhasılı, doyasıya dinlendik. Ordan ver elini Balıkesir.
Bayram Sındırgı'sız olmaz dedik. Büyüklerin ellerinden öptük. Bol bol gezdik. Rabişim Sındırgı'yı ve köylerini gördü. Av eti ve bol bol tatlı yedik. Emendere köyünden yeni yapılan termal tesislere gittik. Bol koşturmacalı bir Balıkesir mesaisi sonrasında, bayramın 2. gününde Ayaş'a doğru yola koyulduk. Yok Susurluk'taki outletler yok Bursa'daki Ikea derken gece yarısından önce Ayaş'a varabildik.
3. güne kalmış Ayaş bayramlaşmamız çok uzun sürmedi. Rabiş'in yoğun tezahüratı sayesinde 59 model Willys pickup garajdan çıktı. Büyük bir gürültü ile biz önde, kızlar kasada, yaylaya doğru yola koyulduk. Asfalt yolda kendini çok göstermeyen ihtiyar delikanlı Willys, araziye geldiğimizde meziyetlerini ortaya koydu. Buradan traktör zor gider diye içimden geçirdiğim yollardan, patikalardan hatta yol iz olmayan yerlerden büyük bir keyifle sekerek geçti. Ben de her fırsatta Willys kullanmanın inceliklerini öğrendim. Hazır yaylaya gitmişken biraz ceviz silktik, alıç ve ahlat topladık. Yaylada bir o yana, bir bu yana yürüdük. Ağaçların, çeşmenin, taşların, Ayaş'ta göçer davarcılığın hikayelerini dinledik. Velhasılı buraya o kadar yakınken, o kadar uzaklara gittik ki, bunu daha sık yapmalı diye diye Salı akşamı evimize döndük.

Salı, Eylül 08, 2009

Makale çağrısı

Journal of Defense Modeling and Simulation dergisi için konuk editör olarak 2011 baharında yayınlanmak üzere bir özel sayı hazırlamaya niyetlendim. İlgilenenler için makale çağrısına bu bağlantıdan ulaşılabilir.

Pazartesi, Eylül 07, 2009

İlk göz ağrısı

İlk tez öğrencim Kamil bugün tez jürisine girdi. İnsanda bir heyecan oluyor. Olmadı desem yalan. İlk araştırmaya başladığımız günden bu güne az yol katetmedik. Doğrudur, Kamil iyi iş çıkardı. Aklımızdaki bir çok soruya cevap bulduk. Elimizden geleni ardımıza koymadık. Kemal Hocam, sabırla bizi dinleyip, katkılarını sundu. Bir konferans makalemiz yayınlandı. Bir dergi makalesi hazırlıyoruz. Daha ne olsun? Ama öyle olmuyor. İnsan gene de heyecanlanıyor.