Siz de benim gibi seyrettiğiniz filmleri unutanlardan mısınız? Geçen gece Tanrı Kent'i seyredip seyretmediğimize bir türlü karar veremeyince, ilk defa veya yeniden ne farkeder deyip seyre koyulduk. Portekizcenin kendi ritmine filmin ritmi eklenince gözlerinizi bir saniye bile ayıramayacağınız bir film ortaya çıkmış. Sınıfsal gettoda, namı diğer fakir mahallesinde geçen hikaye, Güney Amerika, silah ve uyuşturucu ile harmanlanmış hikaye, siz gerçek olamayacağını düşündüğünüz her anda, size gerçek olduğunu hatırlatmayı biliyor. Bu destansı suç hikayesinin sonunda kreditlerden hemen önce film ile gerçeğin öpüşmesi ile ayağınız yerden kesiliyor. Evet, bu arada filmi seyretmemişim. Anladım, artık IMDB'yi adam gibi kullanmaya başlamanın zamanı geldi de geçiyor.