Küçük bahçeler Braunschweig'a taşındığımızdan bu yana sağda solda sürekli gözümüze çarpıyordu. Önceleri tam anlayamadık. 500 metrekare civarı, içlerinde şirin kulübeleri olan bir sürü bahçenin olduğu bölgeler vardı. Sonrasında öğrendik ki kücük bahçe (de. Kleingarten) işinin kökleri bu geçtiğimiz yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. Temelde şehir yaşamındaki insanı doğa ile buluşturmayı hedefliyor. Bu sayede insanlar bir yandan ihtiyaçları için sebze ve meyve yetiştirirken, bir yandan da apartmanların arasından çıkma şansına sahip oluyorlar. Küçük bahçelerin arazileri genelde şehre/belediyeye (de. Stadt) ait. Belediye bu arazileri kiralamak üzere derneklere (de. Verein) tahsis ediyor. Dernekler de cüzi bir ücret karşılığı, belirli kuralları işleterek bahçeleri kişilere kiralıyor. Küçük bahçe arazileri olarak genelde şehrin etrafındaki demir yolu veya otoyol kenarları seçiliyor. Bizim şehrimizde toplam sekiz bin adet küçük bahçe var. Bahçe büyüklükleri 300 ile 700 metrekare arasında. İçinde 30 metrekareye kadar bir bağ evi yapmaya izin veriliyor. Bunun yanında bu araziler üzerinde rant sağlanmaması dikilecek domatesin, biberin sayısı kurallara bağlanarak engelleniyor.
Aklımızdan acaba biz de böyle bir bahçeye sahip olabilir miyiz diye geçiriyorduk fakat bir yandan Alman bürokrasisinden çekiniyor, öte yandan da bu işi nasıl yapacağımızı bir türlü bilemiyorduk. İş yerinden yine benim gibi Post.Doc. bir arkadaşımız bizden önce bu işe girişince, bize de ön ayak oldu. Onun tecrübelerinden faydalanarak biz de kendimize güzel bir bahçe bulduk. Geçtiğimiz ay da bahçeyi devraldık. Bahçemiz evimize yürüyerek 45 dakika mesafede, Lünisch gölünün kenarında. İlk işimiz kendimize küçük bir sebze yatağı hazırlamak oldu. İki hafta önce de turp, havuç, salatalık, alabaş, fasulye, roka, maydanoz, dereotu ve çilek ektik. Bahçecilik hakkında hiç bilgimiz yok. Bol bol netten okuyoruz, youtube seyrediyoruz. Sonra da gidip anladığımızı uyguluyoruz. Maceralarımızı bloğa yazmak için ilk başarılı sonuçlarımızı bekliyoruz.