Fatih dağda ev aldığından beri konuşur dururduk. Fatih bize etraftaki rotalardan bahsettikçe de canımız isterdi. Abi, kesin geleceğiz. Şu zaman geleceğiz, olmadı bu zaman kesin geleceğiz derken Serap işe el atınca bu sabah hep beraber düştük yollara. Ankara'da hava biraz yağışlıydı ama eminim hiç birimiz neyle karşılacağımızı bilmiyorduk. Fatih'in deyimi ile Karaşar ayrımından Karagöle döner dönmez mevsim değişti. Mevsim değilse bile iklim değişti. Kar yürüyüşü hakkında hiç birşey bilmediğimizi farketmemiz 500 metremizi almadı. Birkaçımızda tozluk vardı ki onlar bu basit farkın lüksünü sürdüler. Geri kalan Kar Yürüyüşü 101 dersi talebeleri her dizimize kadar kara battığında botunun içine giren karı temizlemek zorunda kaldı. Hiç birimizde Tschibo'da üç paraya satılan raket biçimli ayakkabının altına takılan ismini dahi bilmediğim malzemeden yoktu. Hal böle olunca her kara gömülene, gömülürken şekilden şekile girene kahkalar ile güldüğümüz bir saatlik kısa ama keyifli bir yürüyüş yaptık. Sonrasında tam ev sahiplerimizin bize sunduğu tarhana çorbası ve gövecin keyfini çıkarıyorduk ki Gökhan bombayı patlattı. Hayatında ilk defa "vasıfsız" yürümüş. Keyif de almış. Vasıfsız yürüme lafına çok güldük. Güzel bir faaliyet olarak akıllarda kalacak. Darısı yenilerine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder