Cumartesi, Ocak 07, 2012

Instagram-er


Son bir kaç haftadır ailecek sosyal medyayı keşfediyoruz. Şimdi yan sofadan yükselen konuşma baloncuğunda ¨Bir hafta sonunda instagram'a bu kadar zaman ayırmak yeter canım!¨ yazıyor. Önce foursquare ile başlayan ilgimiz bu hafta instagram'a yoğunlaştı. Instagram'ı hemen hemen ilk yayınlandığı haftalarda fark ettim. İlk bakışta twitter'ın resimli olanı gibiydi. Cep telefonunuzla, hatta (sadece) iPhone'unuzla anın fotograflarını çekip, üzerinde bir kaç artistik filtre ile iyileştirme yapıp, çektiğiniz yeri işaretleyip bir başlık ekleyip yayınlamaya yarayan bir uygulama olarak algılanıyordu. Ben de uzun süre bir nevi micro foto blog olarak kullanmayı sürdürdüm. Fakat fotografları beğenme ve altına yorum bırakma, fotografçıyı takip etme özellikleri zaman içinde uygulamayı mobile bir deviantart ortamı haline getirdi. En şahane fotograçı kimmiş, en çok kim takip ediliyor, en güzel yorumları kim alıyor derken iş aldı başını gitti. An itibarı ile Rabişin 20 benim ise sadece 10 takipçim olması evde de bir rekabet ortamı gelişmesine sebep olmadı değil. Bu bir yandan fotografın yayılması ve paylaşılması içim harika iken öte yandan iyi (ve taptaze) fotografa kolayca ulaşmak için yeri doldurulamaz bir durum. Fotografçılık ağır abilerin afilli ablaların ve sümüklü çocukların sanatı olmaktan çıkıp tıpkı twitter ve blogger artistleri ile yazında, youtube artistleri ile video'da olduğu gibi içinde üretme ve sunma heyecanı olana ulaşmaya başlıyor. Ha diyeceksiniz ki o iPhone denen aracın kaça olduğunu atlamıyor musun? Evet onun da farkındayım ama bu umutlanmam için engel mi?  
P.S. Takip etmek isteyenler için instagram kullanıcı adım udurak

Hiç yorum yok: