Dün Woody Allen'ın Zelig'ini izledim. Wikipedia filme mockumentery diyor. Yani düzmece bir belgesel. 1920'lerde yaşamış Zelig adlı insan bukelemunun hayatı anlatılıyor. İnsan bukelemun ne demek diyeceksiniz. Şöyle ki kahramanımız Zelig etrafındakilerin formuna bürünüyor. Ortadoks yahudiler ile sohbet ederken sakalları uzuyor, zenciler ile birlikte iken derisi siyaha dönüyor, obezler ile obez oluyor, doktor ile doktor vesaire. İleri derece conformizm. Güzel mi güzel psikiyatrisimiz Dr. Eudora Fletcher (namı diğer Mia Farrow) hayatını Zelig'i normal bir insana çevirmeye adar. Bu süreçte bir de aralarında bir de aşk doğmasın mı? Woody Allen filmlerinde zaten aşk da bir başka olur. Hikaye iyice şenleniyor.
Eski fotograflara ve filmlere montaj, eski kameralar ile çekim gibi teknikler kullanılara 20'li yılların görüntüsü ve hissi çok güzel yaratılmış. Arada Zelig'i tanıyanların, olaylara şahit olanların günümüz halleri ile röportaj sahneleri ile belgeselden kopmamanız sağlanıyor. Röportajı yapılanlar arasında Susan Sontag'ın olması falan çok güzel olmuş. Neyse velhasılı, seyrettiğim Woody Allen filmleri arasında Zelig'i en üstlere yerleştiriyorum. Ben seyretmekte biraz geç kalmışım. Siz de eğer bencileyin Woody Allen severseniz, ve bu filmi seyretmedi iseniz, hemen seyredin, hiç pişman olmayacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder