Çok uzun zamandır istiyordum aslında. İki sene kadar önce düşüp iki kolumu birden yaralayınca, eldeki bisikletle arazide fink atmanın çok akıllıca olmadığı ortaya çıkmıştı. Bu arada da onca iş, ihtiyaç ve heves arasında bir türlü de sıra gelmiyordu, ta ki Rabiş olaya el koyana kadar. Kocasına dünyanın en büyük kıyağını yapan karıcım, iş yerindeki altın gününden gelen parayı, "al canım, git kendine en güzelinden bisiklet al" diye bana verince, aldı beni bir heyecan... Corratec, Connandale, Giant derken Marin isimli şahane Amerikan işi markaya karar verdim. Şöyle olabildiğince dengeli, yere yakın, bileşenleri yüksek kalitede, hidrolik disk frenli, amortisörünün traveli uzun, gereksinimlerimi beklentilerimin üzerinde karşılayan ve yüzde yirmi beş indirimle bütçemin içine giren B-17 modelini seçtim. Cuma işten bir saat erken çıkıp koşarak Sıradışı Bisiklet'in yeni dükkanına gittim (aslında gittik, yanımda Argün'ü de götürdüm, o da Giant Terrago 3 aldı). Cumartesi Eymir'de, bugün de Yalıncak'ta bir buçukar saat yeni bisikletlerimizi denedik. Çocuklar gibi şenim anlayacağınız. Yeni bisiklet, yeni heves, ve hatta çok ama çok sağol karıcım...
5 yorum:
ne zengin kadınım beah! hatta cömertim. cömert oldugum kadar güzel ve aynı zamanda küstahım da!
totonda paralansın gözüm.
olm ne ilginç bi çiftsiniz ya, eymir, amortisör ve altın günü gibi kelimeler aynı paragrafta geçebiliyor. altın günü.. altın günü.. aşağıda zeytin yapmalar, peynir sözleri, bi yanda lhasa'ya ağıt. ilginçsiniz bübeklerim..
Gule gule kullan velespitini Umutcum. Burda bir arkadasimda da var o dediginden, ucarak gidiyor alet, keyfini cikar.
Rabis'im sen de ne esasli hatunsun yav, helal olsun.
oralara gelirsem bi tur vercen mi ?
sadıç, kökü senin olsun, bir turun lafı mı olur?
Yorum Gönder