Cumartesi, Mart 10, 2007

Ben şairim, komunist şairim...

Mavi Gözlü Dev filmini seyrettim dün. Beklentim birçok insanın filmi beğenmeyeceği yönünde. Niye mi dersiniz? Çünkü zor bir film bu. Türkiye tarihine damgasını vurmuş, Cumhuriyet tarihinin her döneminde sürekli konuşulagelmiş bir karakteri anlatmak. Herkes, kendi algıladığı Nazım'ı anlatmasını isteyecek filmden. Gerek tarihsel olarak, gerek düşünsel olarak çok şey anlatması beklenecek.
Bence nasıl mı olmuş? Bu soruya yanıt vermeden önce filmin, Nazım'ın hayatını değil de Bursa Cezaevindeki dönemini anlattığını belirtmek istiyorum. 38-50 arasında geçiyor film. Yani filmden şairin tüm hayatını anlatmasını beklememek lazım. Bence propaganda düzeyi de çok güzel yakalanmış. Nihayetinde izleyicilerin filmden çıkıp devrim yapmalarını beklemiyoruz. Bu iki tespitten sonra, ben filmi çok beğendiğimi belirtmek istiyorum. Nazım'ın insan olarak karşımda görmekten çok mutlu oldum. Teknik açıdan filmin sarkan hiç bir yeri yoktu. Oyunculuk, görsellik, senaryo, kurgu herbiri yerliyerinde idi. Abartıdan uzak, dönem filmi olarak iyi kotarılmış bir film. Bir yanda İbrahim Balaban, bir yanda Orhan Kemal, bir yanda Nazım, bir yandan ikinci cihan harbi. Bir yanda resim, bir yanda şiirler, öyküler. En çok avluda Kuvayi Milliye'nin Onlar'ından bir parça okuduğu sahneden etkilendim...
onlar ki uyup hainin iğvasina
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağac gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat kufreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
Kitapta okuduğum şiirleri hep kapakta resmi olan amca yazmıştır ya, nasıl bir hal içinde o sözlerin kağıda düştüğünü görmek mutlu ediyor insanı.

Hiç yorum yok: