Pazartesi, Kasım 03, 2008
Ezgi'mizi evlendirdik
Çarşamba sabahı erkenden düştük yola. Eskişehir'de Sebahat annemin muhteşem ıspanaklı gözlemeleri için bir kahvaltı molası verdikten sonra bir solukta vardık Balıkesir'e. Kaptan pilot bendeniz, hostesimiz sevdiceğim, gelinle damadı bulutların üstünde kız evine attık. Kız tarafı olmamızdan herhalde, herkes çok duygu dolu idi. Annem, teyzesi gelince, "anneanneniz yok ama bakın teyzeniz geldi" deyince, küçük teyzemle benim gözlerimizin yaşları salıverdi kendilerini. Düğün sabahı damadı berber salonuna bırakıp, kendime bir kanvas pantolon, bir gömlek aldım bir koşu. Hiç gelin abisi olmadım ki, ne bileyim her daim şık olmam gerektiğini. Şıkır şıkır gittim kuaföre, gelini ve sevdiğimi almaya bir de ne göreyim, yarım günlük kuaför mesaisi sonunda gelin ayrı güzel, yenge ayrı. Gene gözlerim doldu, kardeşimi gelinlikler içinde görünce. Akşam düğün salonu sevdiklerimle dolup taşmıştı. Sağımda solumda önümde arkamda belki yıllardır görmediğim, bana çok emekleri geçmiş hısmımız akrabamız, annemin babamın pek muhterem dostları ile dolu idi. Erol amcam, "Umut'um ölünce mi görüşeceğiz be!" deyince salondaki sevdiklerimi nasıl da özlediğimi hissettim. Bol bol oynadık, kına yaktık, aralarda kaçamak çay içmeye çıkıp özlediklerimizle çene çaldık. Ertesi sabah gelinimizi, Ezgi'mizi oğlan tarafının arabasına bindirirken, babam elinde bayrak ile indi evden aşağıya, çok güzel bir konuşma ile İbrahimim ile Ezgime bayrağı teslime ederken, bu sefer ben değil oradaki herkes ağlıyordu. Oğlan tarafının ardından, iki saat sonra biz de düştük yola. Kuzenlerim Turgay ve Didem, sağ olsunlar, bizi yalnız bırakmadılar. Vara vara vardık oğlan evine.Bu duygusal durum kızı verene kadarmış. Bilecik'te bir eğlendik ki, sormayın gitsin. Oğlan tarafı bizi el üstünde tuttular. Rabiacım, Rabiyenge'liğe terfi etti. O bir taraftan yengeliğin tadını çıkarırken biz Turgay ile oğlan tarafının adamları ile kaynaştık. Damadın sağdıcı, ODTÜ Endüstriyel Tasarım mezunu, 50 ineğe bakan, 1000 dönüm tarlaya pancar soğan eken, Tata marka pickupı ile gönüllerimi fetheden Süha ile hayvancılık işine girmek gerektiğinden başlayan, ordan Bauhaus'a uzanan sohbetler ettik. Düğün sabahı gelenleri karşılamak ile geçti. Gene bir yarım günlük kuaför mesaisinden sonra afete dönen kızları alarak konvoya katıldık. Da diri diri dit dit diye düdük çala çala vardık düğün salonuna. Bu kadar mı oynanır kuzum. Bir çuval kaşık geldi. Kaşığı alan ortaya atıyor kendini. Çiftetelli ile başlayan oyunlar davullu klarnetli hepimizi coşturdukça coşturdu. Bilecik Yeniköy'ün yaşını başını almış delikanlıları, "yörükler oynadı mı böyle oynar" diye, çöke çöke oynadılar. Biz kah katıldık coşkuya, kah kenardan, "vay be ne güzel oynuyorlar" diye iç geçirdik. Dillere destan güzellikte bir coşku ile kutladık dünyalar güzeli Ezgim ile, aslan damat İbrahim'in hayatlarını birleştirmelerini. Onlar erdi kemaline, biz çıkalım kerevetine.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
allah mesut etsin, bir yastıkta kocasınlar, torunlarını okşasınlar umutcum. darısı başınıza diyorum :)
valla çoook süper...her günleri bi önceki günden güzel olsun...hehe darısı başınıza efenim...
Biz bu kaşıklı düğünlerde arz-ı endam edemedik. Yeni evlilerin evinde kol-bastı oynaraktan hayırlı olsun diycez inşallah. Allah bir yastıkta kocatsın!
Umutcum; Ezgi'yi benim icin kutlar mısın? çok öpüyorum. Bir de kaşıkları nasıl tutmuşsun öyle dostum. Heeyt!
Bulunamadim uzuldum, allah her ikisinede uzun uzun omurler versin biryastikta kocasinlar. yazilarini okuyunca ben de duygulandim, ne kadar uzakta olsakta biz okadar yakiniz, hayat insanlari bir sekilde kaynastirir.
çok güzel bi düğündü:))
abisi ya ama olmaz ki ya benim adım didem değil ki ama :(
neyse bunu kız tarafı olmanın verdiği o duygusallık ve kardeşini gelin etmenin sarhoşluğuna veriyorum :)))
ama düzeltmesem çatlardım malum:)
bir başka güzel günde görüşmek dileğiyle.
Mutluluklar dilerim... Darısı Rabişle senin başına :)
Yorum Gönder