Pazar, Ekim 03, 2010

Picasso'nun izinde

Eski emektar Focusumuz 180bini devirince, eh dedik artık zamanı geldi yeni bir araba almanın. Bir çok modele baktık. En ekonomik olanı, en süper olanı, en güzel olanı, dizel olanı, benzinli olanı, çok satanı, az satanı, pahalısı, ucuzu, Japonu, Avrupalısı. Bu süreçte şu karara vardım. Tek seçeneğe inmek ve bunun kesinlikle en doğrusu olduğuna karar vermek nerdeyse imkansız. Biz de, bizi en çok mutlu edenin tasarım olduğuna karar verip tasarımın peşine düştük. Picasso'nun izini takip edip Citroen'e yollandık. C3 Picasso, namı diğer Spacebox'ı çok beğendik. Hala başka arabalar bakmıyor muyum? Bakıyorum tabi. Daha biraz önce yolda bir SX4 görüp, yoksa Suzuki mi diye sordum kendime ama, dönüp arabama baktığımda tasarımı beni daha mutlu edecek bir araç (bu ekonomik bütçe ile tabi ki) göremiyorum. Bu kararımda Ada'nın saygın araba programı Top Gear'ın C3 Picasso'ya 20 üzerinden 16 vermesinin de önemli bir etkisi oldu. İşi benim görmediklerimi görmek olanlar aracı beğenmişlerdi. 500km'yi geçtik, her gördüğümüzde iyi almışız diyoruz. Citroen mi, kesin hemen bozulur, aldın ya satamazsın diyenler dışında hayatımızdan çok memnunuz.

3 yorum:

Serendipity dedi ki...

Biz arabadan memnun değiliz. Zira daha gezmek kısmet olmadı! :) Mutlu günlerde binin. Kocaaa bi aile olun inşallaaah!

coraline dedi ki...

biz bindik.çok güzel.dışarıdan göründüğünden daha geniş içerisi.tavanı da cam,çok güzel.kazasız belasız kullanın inşallaaa.çok paranız olsun satmaya gerek kalmasın.amin:)

daryal dedi ki...

Kazasız-belasız , şen-şakrak seyahatleriniz olsun :)