![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNbWBsVQYjD4kByhZrc0gIwUwAfzlEyKlHFasmS2Ok8t9vzL5KizBb9-Lhat0-ihWmq5oMUv0md_VW0dPF3kRZANvIm31G_XRULAvbISNS6dtqXvq6U988b1lDrgQ_mXLRiAAQ/s400/makarnab.jpg)
Pazar, Şubat 25, 2007
Makarna Makinam
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNbWBsVQYjD4kByhZrc0gIwUwAfzlEyKlHFasmS2Ok8t9vzL5KizBb9-Lhat0-ihWmq5oMUv0md_VW0dPF3kRZANvIm31G_XRULAvbISNS6dtqXvq6U988b1lDrgQ_mXLRiAAQ/s400/makarnab.jpg)
Pazar, Şubat 18, 2007
Mesaj veren şiddet gösterisi, Barda
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6mV_N7nzItwDBKXKzaWzZKQInItW3_cpIqeb7s-yj4eYF78iiKdc4YaekMAugTvLsyyLoKbyCuWBDpZvFRD_mGTV6Tw1Ri9jfgcv6h-rUJY58xXQO14ROiNZW2tFXBJoBMfrD/s400/DSC_3049.jpg)
Bu doktorayı delirmeden nasıl bitireceğim...
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzAwBStt61PivGmGQsL56quVVvulvnzYoZXf3xD1I4PH1E0K20pbxZFlAp09ZxoW_SpKOj5oWO9HrJH30LhiiqA7Wz9MWzGTqxOBg9RHgv6KXNwb3-c1MHdw0DsmYutzXPjrS-/s400/notMad.gif)
Neyse efendim, saat 3 - 4 gibi ölmicem mi ben canım diyip bıraktım yazmayı. Önce bir Mogan'a gideyim, göl havası iyi gelir, iki fotograf çekerim derken, bir baktım ki ev hanımlığına başlamışım. Önce çamaşır, sonra ütü, derken bir baktım takmışım fişe elektrik süpürgesini, evi süpürüyorum. Bu arada da Ezgi Babam ve Oğlum seyrediyor içerde. Arada onun yanına gidip filmin en ağlak sahnelerinde 3-5 damla da göz yaşı katıyorum hikayeye. Yalan değil vallaha, ikinciye seyrederken de ağlıyormuş insan. Hele o hastanane sahnesi yok mu Çetin Tekindor'un, insanın yüreklerinin yağları eriyor. Konuyu dağıtmayayım. Ev işleri de bitince oturdum google'ın başına. Söyle bana yüce komputer dedim, nedir bu zor olan doktora tezi yazma mevzuunda. Ha tabi ingilizce sordum ki komputer (google) anlasın.what is hard about writing a phd dissertation?. Erinmedi cevapladı saolsun. gelen sitelerden bir tanesinin adı şahaneydi. I did a phd and did not get mad. (Doktora yaptım ve delirmedim). Pek güzel değil mi? Umut fakirin ekmeği. Tam ilk karikatüre gülerken ikincisini gördüm. Buyurun o da aşağıda. Bu arada ne mi dinliyorum. Ortaçgil'den "Bu iş çok zor Yonca" :)
Cumartesi, Şubat 17, 2007
International Color Awards
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6gi4n-XfKTLmrW95e-jRxN6_jfTHZVfE0HFT7Rt8eB2B_JUMeGVkSIo89Vya367s6gV0ZWtSfA8GsNmaFEsICS5oEs1Z_KZEu98lZHlo0mZH_G1TePqTKeyuyFJO_4ovUhJLJ/s400/6_04_12_16_olaf-erwin_HopeTheHallway.jpg)
Cumartesi, Şubat 10, 2007
Dönüş yolu...
Cuma, Şubat 09, 2007
Oğlan çocukları büyümez...
Pazar, Şubat 04, 2007
Ankara'yı niye seviyorum?
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoCNJwMS5YO_84cpMlJzsZSExCjehsIiBmZPHVr1kCuR9VijISJTpi7FwHpsWAdEIvN2zwtEmPkNx76vaRWn-tlGAh7xQrWN4GW7wQ6Vab9TXBL_S-xFjQAmIvm06x6CSSB0Ww/s400/eymirblog.jpg)
İnsan memleketini niye sever, başka çaresi yoktur da ondan. Amma biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir amma dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir.Evet Vizontele filmindeki Altan Erkekli'nin repliğinde haklılık payı yok değil, biraz başka çaremiz yok diye seviyoruz Ankara'yı. Ama bana kalırsa asıl hikaye şöyle: Ben sevdiklerimin olduğu yerleri seviyorum, sevdiklerim ile yaşadığım, anılarım olan yerleri seviyorum. Balıkesir'i çok seviyorum. Milli Kuvvetler'i, gar binasını, 6 Eylül Pasajını hiç birşeye değişmem. Eskişehir'i galiba Eskişehirlilerden daha çok seviyorum. Lisede, ilk gençliğin en deli zamanlarında ordaydım. Şimdi etrafımda dostum dediğim insaların çoğu ile Eskişehir'de tanışıp, orada büyüdük. Kılıçoğlunda sinamaya gittik, suboyunda içki içtik.
Ankara mı? Hah şimdi ona geliyorum. Ankara'yı seviyorum, çünkü son 13 senedir sevdiklerimle bu şehirde yaşıyorum. Nerden çıktı bu yazı? Bugün iki araba 8 kişi karları yara yara Eymir'e gittik. Bembeyaz bir Eymir, balık ekmek, bira derken bu aklıma geldi. Seviyorum bu kenti. Sevdiklerimle bu kentte yaşamayı.
Cumartesi, Şubat 03, 2007
Hayatımızdaki Azizler
Düz bir çekimle sizi melankoniye gark edebilecek bir hikaye kurgu teknikleri kullanılarak seyirciden yeterince uzaklaştırılmış. Oyunculuk çok güzel kotarılmış. Özellikle filmin uzun bir kısmında filme egemen olan ergenlik çağındaki veletler işlerini iyi yapmışlar. Nette okudum bir çok yazı Antonio'u oynayan elemanın oyunculuğunu beğenmiş ben se anne ve bababın oyunculuklarından çok etkilendim. Kadın filmin başındaki annenin Dito'ya telofon ettiği sahnede çok üst düzey bir oyunculuk ortaya koydu.
Neyse, film dün itibarı ile Ankara'mızı terketti. İzlemeyenlere DVDsinde oldun seyretmelerini öneririm. Amerikan Bağımsız Sinemasını seviyoruz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)