Pazar, Nisan 30, 2006
Reklamlara devam...
Saatchi & Saatchi
Cumartesi, Nisan 29, 2006
Çarşamba, Nisan 26, 2006
Pazartesi, Nisan 24, 2006
Pazar, Nisan 23, 2006
Blog'da Video
Long Live Gooooooooooogle...
http://video.google.com/ adresinden istediğiniz video'yu seçin, -kendinizin çektiği bir klip ise blogunuza koymak istediğiniz, klip'i upload edip onu seçin-, sağ taraftan "Embed" linkine tıklayın, google'ın sizin için oluşturduğu html'i blogunuza yapıştırın. Evet, bu kadar.
Aruoba ve Felsefe
Felsefe kişinin başedemediği ile boğuşmasıdır.
Felsefe, olanaksızı, en üst, en yüce olanaktır diye, denemektir.
Felsefe bir türlü olmayanı yapmaya çalışmaktır - ya da, hiç olmayacak olanı, olması gerekendir diye, oldurmaya çalışmak...
Yani: Felsefe en üst yanılgıdır...
Felsefe, başından da, en sonunda da, olanaksızdır.
Felsefe, gerçekliğin olmak istemediğidir; çünkü felsefe, gerçekliğin olduğu gibi olmasını istemeyendir.
Felsefe, kişiyi insan kılma uğraşısıdır.
Perşembe, Nisan 20, 2006
Müslüm Baba neler söylüyor?
Google diyor ki, Joan Miro bugün doğmuş...
Türkiye Takımı Everest'te
http://www.2006everest.org/
Pazar, Nisan 16, 2006
Bolu Melen Çayında Rafting
Melen çayı nerde midir? Hemen tarif edeyim. Ankara'dan İstanbul'a giderken Bolu dağından indiniz bir daha oTEM'e girdiniz, ilk çıkıştan (Düzce, Gümüşova çıkışı) çıkınız. Oradan E-5'e geçip İstanbul'a doğru devam ederken Cumayeri diye bir ilçe göreceksiniz, bu ilçeye dönüp Rafting Alanı oklarını takip edince rafting'e başlayacağınız Dokuzdeğirmen köyüne ulaşacaksınız.
Yolda Cumayeri ilçesinden itibaren Dokuzdeğirmen'e varınca kadar heryerde bayraklar, flamalar ile karşılaşınca yok efendim Türkiye Rafting Şenliği varmış da, biz şimdi valiler, kaymakamlar, savcılar, belediye başkanları ile rafting yapıyormuşuz da diye fantaziler kurup eğlene eğlene Dokuzdeğirmene ulaştık. Radikal Tur tarafından bize bildirilen numaradan Muzaffer Bey'e ulaştık. Muzaffer Bey Dokuzdeğirmendeki iki rafting şirketinden bir olan Özgür Extreme'in (Tel: 0 380 524 43 09; 0 532 548 62 65) sahibi. Merak edenler için diğer şirket de Eco Rafting diye bir şirket. Muzaffer Beyle hoş beş, çay kahve sobet, yok Melen'de ki rafting'in tarihi, yok kaç şirket var bu işi yapan derken öğleyi ettik fakat biz bir türlü raftinge başlayamadık. Muzaffer Bey ağzındaki baklayı çıkardı. Başkan, kaymakam savcı beyleri bekliyoruz dedi ve biz birbirimize baka kaldık :).
Haritada da gürüldüğü gibi 12 km'lik bir parkur için atladık botlara. İlk yarım saat hepimiz çok şaşkındık, bir yandan bot üstünde rahat olmaya çalışırken, öte yandan Melen çok sakin akmakta biz se heyacan namına hiç birşey yaşamayıp sürekli kürek çekmekte idik. Rehberimize sorunca "Sabırlı olun" tavsiyesini alıyorduk. Derken nehir birden hızlandı. Rapid dedikleri parçalardan bir bir geçmeye başladık. Rapidler bir kaç yüz metre boyundalar fakat bu birkaç yüz metrede dalgalar boyumuz aşıp, bot bir havalanıp bir düşünce keyfimiz yerine geldi. İnişi aynı şirkete ait 3-4 tane daha bot ile birlikte başladık. Diğer botlardan bu rapidlerde düşenler oldu, o düşenler sudan itina ile geri toplandı. Parkurun bitimine doğru madem Melen çalı bizi düşüremedi diyip biz kendimizi attık çaya. Suya girmeden eve dönmek yok nidaları ile. Çayda biraz yüzdük ki faaliyetin en keyifli kısımlarından biri de buydu.
Parkur çok zor değil. Bitirdiğinizde "Başardım, başardım, ben ne kadar büyük bir doğa sporcuyum" diyebileceğiniz bir durum yok ortada, fakat keyif düzeyi çok yerinde. 2 saat boyunca fasılalı da olsa sıkça kürek çekip, hop oturup hop kalkıp, ıslanıp kuruyup, çay vadilerden geçtikçe vadinin dibinden dağları doğayı seyrettiğiniz keyifli bir faaliyet.
Parkur bitiminde, Beyler köyünden çıktık karaya. Hemen Kaymakam Bey ve diğer protokol ile bir fotograf çekildik :) (Aşağıdaki fotograf). Rafting şirketin tesislerinde üstümüz değiştirip, yemeğimizi yiyip Ankara'ya döndük.
Çarşamba, Nisan 12, 2006
Pamukçu Bengi ve Edremit Güvende
Salı, Nisan 11, 2006
Unutma, 5 Kasım'ı unutma!
Velhasılı efendim, başarılı bir film olmuş. Seyretmenizi öneririm.
Cuma, Nisan 07, 2006
Ve bir ilk daha...
Ankara İstanbul yolculuğunda blog yazmak...
Pazar, Nisan 02, 2006
Dünyada çok güzel şeyler var. . .
Esmer, sarışın, çukulata renginde
hepsi birbirinden güzel, birbirinden alımlı.
Gergin yumuşak tenlerinde
İmparatorluklar kuruldu, imparatorluklar çöktü.
Bir öpücükleriyle ihtilaller başladı. . .
Zaten kadınlar ve aşk olmasa
yaşamaya değer miydi bu dünya?
Kime okurduk bu şiiri?
Varlık, Ekim 2000