Pazartesi, Mayıs 19, 2008

Kurucaşile, olmadı Amasra

19 Mayıs'ı fırsat bilerek aldık haritayı önümüze, vurduk kendimizi yola. Planımız sabah erken Ankara'dan çıkıp öğle yemeğini Amasra'da yemek, akşam yemeğine Kurucaşile'ye geçmek. Geceyi de Kurucaşile'deki Ural Otel'de geçirmekti. İki hafta öncesinde Amasra'da yer bulamayınca böyle bir plan yapmıştık. Günümüz çok şahane başladı. 45'lik dinleye dinleye Amasra'ya vardık. Dalgakırandan başlayan güzel bir yürüyüş sonrasında acıkan bünyeyi Çeşmi Cihan'da balığa doyurduk. Eksik kalmasın aman diyip atladık bir tekneye, o dalga senin bu dalga benim, denizden de bir Amasra turu attıktan sonra közlenmiş mısırlarımızı alıp koyulduk Kurucaşile yoluna.
Bu kadar mı yeşil olur, asfaltın çatlaklarından yeşil fışkırıyordu adeta. Karadeniz'in denize paralel dağlarının eteklerinde bir o yana bir bu yana süzülerek 40 km'yi bir buçuk saatte aşıp Kurucaşile'ye vardık. Çok sakin, hakikaten küçük, huzur veren bir kasaba bulduk karşımızda. Yeşil deniz ile kucaklaşırken araya yerleşmiş insancıklar. Fakat otelin, öyle web sitesindeki afilli turistik durumla hiç mi hiç alakası yok. En güzel yeri, bahçesindeki çay bahçesi. Bir poyraz vardı ki bahçede oturmak bile kısmet olmadı. Otelde çoğunlukla tersanede çalışan işçiler kalıyormuş. Odalar pejmürde. Şöyle ki bize ilk gösterdikleri odanın banyosunun camı yoktu. Gazete ile örtmüşler, o da yağmurda erimiş. İkinci odaya sigara kokusundan girmenin imkanı yoktu. Sezonda nasıldır bimem ama Mayıs ayı için iyi bir tercih olmadığını söyleyebilirim. Kurucaşile'yi şöyle bir çay içmek için durulacak güzel bir Batı Karadeniz kıyı kasabası olarak listemize ekledik. Ama kalınacaksa, ille de Amasra. En kalabalık gününde akşamın 8'inde geri döndüğümüz Amasra'da bir ev pansiyon kiraladık. Eşyaları eve atar atmaz güneşi batırmaya küçük liman kıyısında Konak Cafe'ye gittik. Sonrasında Çınar Restoran'da bir balık ziyafeti daha çektik. Kalabalık olduğundan 9'da verdiğimiz siparişi saat 11'de yiyebildik ama olsun.. Tüm restoran bu durum ile o kadar eğleniyordu ki sormayın gitsin. Siz garsona sesleniyorsunuz, "Ustam salata nerde kaldı?" diye, yandaki amca cevap veriyor, "Ohooo, daha dur, siparişi vereli 10 dakika oldu, onun yarım saati daha var." diye.Pazar günü denize nazır güzel bir kahvaltı sonrasında Safranbolu'ya geçtik. Çarşı pek bir kalabalıktı. Kalabalık yakışıyor Safranbolu çarşısına. İncik boncukçular arasında kaybolduk. Konak gezdik. Bir demirci ustasına hal hatır sorduk. Yorulmuş, "soluklanayım hazır siz gelmişken" dedi, çay söyledi. Muhabbetine eşlik ettik. Cevizli yayım, üstüne zerde yedik. Hasır şapka yetmedi bir de tahtadan üç boyutlu bir bulmaca aldım kendime. Son bir çarşı içine uğrayıp türk kahvesi içtik. Gül yaprakları dolu bir tepside yanında karadut şerbeti ile sundular kahveyi. Mutlu olduk.
Akşam üstü çıktık Safranbolu'dan. Kardemir'in o büyülü görüntüsü önünde fotograf çekinmek için durduk. Görenler gülmüştür ya olsun, "fabrikanın önünde de fotoğraf çekilir mi?" çekilir tabii. Hele ki o fabrika, ağır sanayiinin ikonu olmuş bir demir çelik fabrikası ise. Son olarak da yol üstünde Çay ilçesindeki kahveye uğradık. Kahveci amcanın halini hatrını sorduk. Daha önceden de uğradığım bir kahve idi. Amca hoş sohbet, yaşı iyice geçkin, çay parası almadı bu sefer bizden. Uğurlar olsun diyip yolcu etti bizi. İki günlük çok güzel bir seyahat oldu. Gezmek çok güzel bir şey, kesinlikle.

4 yorum:

ozge dedi ki...

valla nasıl da güzel yazmışsın umu.t..içim gitti..bi daha ki sefere gideros a yani cide ye gidilecek haberin ola hehehehe:)

Serendipity dedi ki...

maceralı gezmesi ayrı güzel olur. Konforlu gezmeler bu kadar güzel iz bırakmaz. Darısı başımıza... Hepbirlikteeeee

Umit dedi ki...

Eline sağlık Umut, ne kadar özlediğimi anladım Amasra'yı yazını okuyunca..

Bu arada, siz gitmemişsiniz lakin benim favori balıkçım "Mustafa Amca'nın Canlı Balık Lokantası". Orada, batı koyunda, deniz kenarındaki bir masaya oturup, güneşin batışını seyrederken rakımı yudumlamak ve eğer şanslıysam, yemek çıkışı sağnak halinde yağan yağmurda otele kadar ıslanmak Amasra'nın en sevdiğim yanı.. Kesinlikle özlemişim, hem de çok özlemişim be!!!

Adsız dedi ki...

umut selam,
mailinin altindaki linkten bu sayfalara ulastim.
cok guzel yazilar.
tebrik ederim..
sevgiler
alper -efsad-