İnsanlar portrelerinde yaşamaya devam etmek isterler, kendilerinde sonra yaşayanlara iyi görünmek isterler; belkide bunu gizliden gizliye hakettiklerini düşünürler.
Müşteriler makinanın nesnelliğinden çekinir, fotografçı ise piskolojik bir duyarlılık arar., bu iki yansına çarpışır.
Benim için fotograf, gerçekliğin içindeki yüzeylerin, çizgilerin yada değerlerin ritminin keşfidir.
Makinanın, diyaframın, hız ayarlarının, vs. kullanımı tıpkı otomobilin vitesini değiştirmek gibi reflekse dönüşmelidir. Tüm bu işlemlerden herhangi birini, hatta en karmaşık olanlarını bile es geçmekgibi birşey söz konusu değildir. (Jale Erzen Hoca ile aynı yaklaşımın sözcüklere dökülmesi)
Kurgulanan, planlana fotograf bana uymaz.
Objelerimizin seçiminde ne kadar tutumlu olursak, en yalın ifade biçimine ulaşabiliriz.
Çekilen fotograf hiçbir şekilde karanlık odada süzeltilemez. An fotografının iyi yada kötü olması fotograf makinasi içinde belirlenir.
Balık gözü gibi objektifleri hiçbir zaman önermem, çünkü ona bakmak bozulmuş bir bakmaktır. Bozmayı sevmem.
Bana bir fotografı neyin iyi yaptığını soruyorsun. Bana göre öğerlerden herbirinin en üst düzeyde kuvvete ve ifadeye taşıyan konu ve form arasındaki ahenktir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder