Salı, Ağustos 22, 2006

Gece Melek ve Bizim Çocuklar

Atıf Yılmaz'ın kaybının ardından birkaç filmini almıştım. Bir zamandır evde, sehpanın üzerinde duruyorlardı. Ancak sıra geldi ya Gece Melek ve Bizim Çocuklar ile başladım bugün seyretmeye başladım aldıklarımı. CD'nin arkasında yazan tabir ile kaldırım yosması Serap'ın hikayesi. Beyoğlu'nun arka sokaklarını anlatan bir film yapılmaya çalışılmış. Bilemedim çok, sevemedim de galiba. Sıradışı, kenardaki, itilmiş hayatları anlaran çok iyi filmler yapıldı, seyrettik bu arada sanırım. Hemen aklıma Zeki Demirkubuz'un Masumiyet'i, efendime söyleyim Serdar Akar'ın Gemide'si veya Derviş Zaim'in Tabutta Rövöşata'sı geliyor. Bu saydılarımdaki samimiyetten, sinema dilinden, anlatımın sizi sarmasından eser yok. Çok seksenler gibiydi film. Belki'de kenardakileri anlatmayı deneyen ilk filmlerden olmasından belki filmi yapanların çektikleri filme çok yabancı olmalarından bilemedim. Burnu büyüklük değil yaptığım ama Türk sineması 93'den bu yana çok yol almış. Nacizane izleyici görüşüm.

1 yorum:

Serendipity dedi ki...

Başlığı okur okumaz kafamın içinde bir plak dönmeye başladı. Gece melek ve biziim çocuklar. Şimdilerde dizi müzikleriyle yeniden ünlenen Gökhan Kırdar'ın seslendirdiği şarkı en az film kadar adından söz ettirmişti bence. Ya da bir dönemin gece radyo dinleyenlerinin kulaklarında kalmıştı sadece kim bilir?