Cumartesi, Ağustos 19, 2006

Tekne tatili notları...

Birbirimiz ikna etmek hiç zor olmadı. Hiç birimiz tekne tatili yapmamıştık ve nerak ediyorduk. Mehmet görevi üstlenip hemen bir tekne buldu. Ben madem tekne tatiline gidiyoruz diye Tekne Tatili blogunu açtım. Yok 15 metreye 10 kişi nasıl sığar, yok elektriksiz hayat neye benzer, efenim tekne ne kadar su alıyor ki diye tartışırken kendimizi tekne'de bulduk. İlk iki gün 9 kişi ile başlayan maceramız 7 kişi ile devam etti.
İlk olarak tüm gezimiz boyunca bizi misafir eden Archipel isimli teknenin sahibi, kaptanı Ender'e burdan selam etmek istiyorum. Ender Kaptan uzun yıllardır artık içselleştirmeye başladığım "işini seven esnaf yokyur" yargıma inat işi hem çok iyi hem de çok severek yapan bir kaptan.

Tekne'nin en keyifli yanı teknenin önünde, arkasında, sağında, solunda ikli, üçlü, çoklu yapılan sohbetlerdi. Bir elde bira bir elde sigara ne olacak türk sinamasının halinden fen lisesi anılarına uzanan uzun sohbetler.

Bunun yanında geceleri mehtap altında uyumak, sabah yüzünü yıkamak için denize girmesi, gün boyu çakır keyif dolaşması, birbirinden güzel koylarda yapılan şnorkeller, tutulan balıklar, içilen rakılar da cabası. Her gün birimiz diğerlerine "kesin tekne almamız abi" uzun konuşmalar yaptı. Kaptan artık bize olmaz koçum bakamazsınız sor olur demekten yorulmuşken fikrimiz değiştirdik ve koy almaya karar verdik.

-Kaptan bu koyu kaça alırız?

-40-45 milyara bağlarız Mehmet

-E ne duruyoruz alalım inince, Datça'da koy'umuz olsun.

Hiç yorum yok: