Cumartesi, Ocak 20, 2007

İki film ile Amerika'dan kesitler

Amerikan hayat tarzı deyince, bize sürekli Holywood filmlerinde sunulan, bol ışıklı, bol kahramanlı, bol bayraklı, jan janlı modele karşı genel bir antipati sahibiyiz. İster istemez dünyanın şu anda içinde yaşadığı durumu, Irak'ı, Afganistan'ı, Somali'yi Amarikan hayat tarzı ile ilişkilendiriyoruz. Yalan mı? Yok hayır bir antipatimiz yok ise genelde bir haranlığımız oluyor, büyük arabalara, büyük evlere, büyük porsiyonlara.
Bir de Amerika'da sadece nüfus sayımlarında adam yerine sayılan milyonlar var. Pazar kahvaltılarına ailecek IHOP'a gidenler, akşam yemeklerinde 3. sınıf dinner'ı dolduranlar. Garip ilgi alanları ile bir ömür oyalananlar.
Geçen hafta içinde Little Children ve Fargo'yu seyrettim. İki film de bildiğimiz kahraman Amerikalılar dışında karakterlerle doluydu. Little Children'da ki park planındaki kadınlar, oğluna nashiat eden yaşlı anne, okuma kılübündeki yaşlı teyzeler. Ne muhabbeti yapıyorlardı parktaki kadınlar, anımsayın;
biri: "Gecen gün seks yaparken uyuya kaldım, çok utandım. "
diğeri: "Oh tatlım üzülme her zaman olabilir bu"
yine biri: "Ama kocama anlattğımda farkına varmadığını söyledi"
öteki: "Biz bu soruna çözüm bulduk. artık salıları saat 21,00 de sex yapıyoruz"
Fargoda da kadın polise bayıldım. Kocası ayrı bir değişikti. Pullar için resim yapan, buz tutmuş gölde balık tutan, sabahın köründe kalkıp karısına yumurta pişiren değişik insan. Fargo tabi ki Little Children'a göre bambaşka bir filmdi. Karakterlerin hepsi karikatör gibiydi fakat genede temelde sunulan karikatör Amerikan orta/alt gelir grubunu temsil ediyordu.
Neyse efendim, hayranlık ve nefreti bir yana bırakırsak, evet, bizden farklı yaşanan hayatlar, algılanan dünyalar var. Bu hayatın farlılıklarını, zenginliklerini kah sinemanın büyüsü ile filmlerden, kah gittiğim zaman tanıştığım insanlardan anlamaya çalışıyorum. Başka olanı keşfetmek güzeldir ya.

Hiç yorum yok: