Cumartesi, Ocak 06, 2007

Rüya ile tasvir aynı şeydir...

Derviş Zaim'in son filmini seyrettim az önce. Cenneti Beklerken. Rüya ile tasvir aynı şeydir diyerek başladı film. Eşini ve çocuğunu kaybeden bir nakkaşın 17. yüzyıl Osmanlısının taht kavgaları içindeki hikayesi. Vardı sağında solunda daha güzel yapılabilirmiş dediğim yerler, ama gerek görselliği gerekse replikleri ile gönlüme taht kurdu.
Derviş Zaim, Orhan Pamuk'un yazarlar için kullandığı nakkaş gibi romanı işlemek tabirini film için uygulamış. Film tam bir sanat erbabının elinde özene bözene hazırlanmış hissi uyandırdı bende. Her karesi düşünülmüş. Her karesine özenilmiş. Özellikle minyatürün filmde hissettirilmesi çok başarılı kotarılmış. Gerçek ve minyatür tüm film boyunca iç içe. Bazem aynı olan içinde farklı bölgeleri paylaşırken, bazın zaman içinde görüntüyü birbirlerine bırakıyorlar. Planlar arasındaki geçişler de beni vurdu. Özellikle filmin sonunda anadoludaki handan İstanbul boğazına değişen bir sahne vardı ki ayakta alkışlamak istedim.
Filmin müzikleri Rahman Altın tarafından yapılmış. Filmin atmosferine uygun, özgün bir çalışma olmuş. Umuyorum bir albüm halinde yayınlanır da gene dinlemek fırsatı buluruz.
Son olarak da filmden sevdiğim üç replikleri sıralamak istiyorum.
Cihana hem adalet, hem güzellik lazımdır.
Resim hem yapanın, hem bakanındır.
Sen baktığım tek suretsin... Gitme!

Hiç yorum yok: