Cumartesi, Nisan 07, 2007

Kadınlar Şehri

Fellini'yi anlamak, anlamamak, anladığınız zannetmek, "Bir gün ben de bu adamın yaptıklarını anlayacağım ulen" diye entellektüel bir hırsa gark olmak. Ne zaman bir Fellini filme seyretmeye çalışsam bunların hepsi geliyor başıma. Bu seferki hedefim Kadınlar şehri - La città delle donne idi. Rüyalardan rüya beğen konulu filmimizde, gerçeküstücülüğün doruklarında geziyorsunuz. Göndermeler göndermeleri izliyor. Bir kaçını anlayınca kendinizi mutlu hissediyorsunuz. Feminizmden maçoluğa uzanan çizgide cinsellik sorgulanıyor. Filmde birbirini takip eden planlarda, ne konu ne ortam sürekliliği var. Her bir plan Fellini'nin muhteşem hayal gücünün ürünü. Her biri için tonla para harcanmış olması lazım. Film boyunca her planda ben de kendimi sorguladım. Zannedersem filmin en ünlü sahnesi filmin kahramanı Ole Snaporaz kadınlardan kaçarken sığındığı evde, evsahibi Dr. Xavier Katzone birlikte olduğu kadınların fotograflarını ve seslerinin sunulduğu hol sahnesidir. Yahu ben böyle bir holde olsam, evsahibi hakkında ne düşünürdüm, sorusu gerçekten çok zordu. Film bir yandan "erkekleri hadım edelim" diye hepbirlikte şarkı söyleyen onlarca feminist kadın ile birlikte olduğu binlerce kadının fotografını ve seslerinin kolleksiyonunu yapan fantastik karakterler arasından salınırken, bir yandan sizi de kendisi ile birlikte sallıyor. Sizde gündelik koşturmaca içinde kendinize sorma fırsatı bulamadığınız bir çok soruyu düşünürken bulyorusuz kendinizi. Velhasıl, seyredenler, seyretmeyenler, bu yazı ile bu filmi bir daha anımsayıp seyredin emi?

Hiç yorum yok: